Milyonda 1 ihtimal onun başına geldi, hastaneye götürüldüğünde doktorlar bile ne yapacaklarını bilemedi… ‘Kitaplarında o bölüm yoktu’

Posted by

Scott Knudsen çok keyifli bir gün geçiriyordu.

Kızı Hailey’nin birinci yaş günüydü. Scott, saman almak için ailece yaşadıkları çiftlikten kasabaya gitmişti. O esnada eşi Tracy telefonla arayıp “Sana bir sürprizim var” demişti. Scott eşinin sürprizinin yeni bir at olduğunu düşünmüştü. Ancak çiftliğe geri döndüğünde çok daha iyisi olduğunu gördü: Tracy ve bebek Hailey, Scott’ın traktörünü yıkayıp pırıl pırıl yapmıştı. Yaklaşık 20 yıl aradan sonra o günü hatırlayan Scott, The Guardian’a yaptığı açıklamada, “Çok mutlu olmuştum” dedi.

Takvimler 2005 yılının Temmuz ayını gösteriyordu. Teksas’ta sıcak bir yaz günüydü.

37 yaşındaki Scott, ufka doğru kafasını kaldırdığında 25 kilometre uzakta toplanmış fırtına bulutlarını gördü. Ancak bulundukları yerde hava açık ve sakindi. Atlar çayırda otluyor, tavuklar bahçede dolanıp toprağı gagalıyordu.

“BİR ANDA HER ŞEY DEĞİŞTİ”

Tracy’nin kucağındaki Hailey’i kendisine verdiğini belirten Scott, “Genç çiftlerin yaşadığı o mutlu anlardan biriydi; çok huzurluyduk. Sonra bir anda her şey değişti” dedi.

Aniden Scott’ın üzerine yıldırım düştü. Kafasının tepesinden giren elektrik dalgası sol elinden çıktı. Scott, parlak bir ışık gördü ve “hayatında işittiği en yüksek sesi” duydu. Atlar kaçışırken toprağın derinliklerine gömülü borular bir anda yüzeye fırladı. Bulundukları noktadan 275 metre uzaktaki evlerindeki televizyon patladı. Ve kaos başladığı kadar ani bir biçimde sona erdi.

Scott hâlâ ayakta duruyordu ama o hengamede Hailey’i Tracy’nin kucağına vermeyi başarmıştı. “Yıldırım düştüğünü biliyordum” diyen Scott ekledi: “Gülmeye başladık. Hava pırıl pırıldı. Nasıl böyle bir şey yaşanmış olabilirdi?”

Yıldırımlar ve şimşekler doğada çok sık yaşanıyor. Dünya genelinde her gün 3 milyon yıldırım ve şimşek meydana geliyor. Bu sayı yılda 1,4 milyar, saniyede 44 yıldırım ve şimşeğe denk geliyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin verilerine göre, ülkede her yıl 40 milyon civarında yıldırım düşüyor. Ancak bunun bir insana isabet etme ihtimali oldukça düşük; 1 milyonda 1’in altında. Üzerine yıldırım isabet edenlerin yaklaşık yüzde 90’ı hayatta kalıyor. Ülkede 2006-2021 yılları arasında 444 yıldırım kaynaklı ölüm kaydedildi.

FİŞİ ÇEKİLMİŞ ESKİ BİR TELEVİZYON GİBİ

Bugün 55 yaşında olan Scott’ın ailesi beş nesildir Teksas’ta yaşıyor. Tam bir kovboy olan Scott ve eşi Tracy, halen yaşamakta oldukları çiftliği, Hailey’nin dünyaya geleceğini öğrendikten sonra satın aldı. Tracy bir “şehir kızıydı” ama Scott kırsalda büyümüş olduğundan toprağı ve havayı okuyabilme becerisine sahipti.

Yıldırımlar bölgede yaşanması olası tehlikelerden biriydi. Scott bir keresinde bir ağaca yıldırım düştüğüne ve altındaki ineklerin o an öldüğüne şahit olmuştu. Ancak o gün ne yıldırım düşebileceğine dair bir işaret vardı ne de kaçıp saklanmak için zaman…

Yaşadığı olayın ardından, beyninin fişi çekilmiş eski bir televizyon gibi olduğunu hissettiğini belirten Scott, “Hani eskiden televizyonların görüntüsünün gelmesi için biraz beklemek gerekirdi ya…” dedi. Ancak vücudunda bir hasar yok gibiydi. Scott, “Maço kovboyluk yapmak için söylemiyorum. O sırada gerçekten iyi olduğumu düşünüyordum” sözleriyle anlattı durumunu.

EŞİNİN YÜZÜNDEKİ DEHŞETİ GÖRÜNCE İYİ OLMADIĞINI ANLADI

Bunun üzerine Tracy, kulaklarındaki çınlamaya ve gözlerindeki yanmaya aldırmayıp, Hailey’nin doğum günü pastasını almak için arabayla yarım saat mesafedeki kasabaya gitti. Scott, “Normalde beni bırakmazdı ama ‘İyiyim’ dedim. Hailey’nin doğum gününü kutlamak, iyi ebeveynler olmak istiyorduk” diye konuştu.

Tracy aşağı yukarı bir saat sonra eve döndüğünde, Scott oturduğu yerden kalkmamıştı. Kafası ve eli yanıyor gibiydi ve hiçbir şey yapamıyordu. Ancak durumunun ciddiyetini anlaması için eve dönen Tracy’nin yüzündeki dehşet ifadesini görmesi gerekmişti.

Scott’ın yüzünde burun kemerinin üstünde kalan kısım kömür gibi kapkara olmuştu. Scott, “Oradan sonrası tepetaklak aşağı gitti” dedi.

HASTANEYE ZORLUKLA YETİŞTİ

Scott hikâyenin devamını eşinin anlattıklarından biliyor.

Tracy’nin dediğine göre, halen ne yaşadıklarını tam idrak edememiş olmakla birlikte, ambulans çağırmaya çalıştılar. Ancak Scott, telefonun değil bilgisayar klavyesinin tuşlarına basarak arama yapmaya çalışıyordu. Bütün hareketleri birbirine karışmıştı.

Gökyüzünde çakan şimşekler çok büyük görünmekle birlikte, aslında düşen bir yıldırımın genişliği 2-3 santimetre civarında yani bir baş parmak kadar. Bu kadar dar bir kanaldan ilerleyen elektrik akımı o kadar yoğun oluyor ki sıcaklığı 30.000 santigrat dereceyi bulabiliyor. Bu da Güneş’in yüzey sıcaklığının beş katı demek.

Yaşadıkları çiftliğe en yakın şehir olan Fredericksburg, aşağı yukarı 120 kilometre uzaktaydı. Scott’ın hastaneye yetiştirilip yetiştirilemeyeceği bile belli değildi çünkü durumu gerçekten çok kötüydü.

Ama hastaneye zamanında ulaştılar. Acil servisteki doktor hem onu hem de Tracy ve Hailey’i hızla muayene etti ancak ortada bir sorun vardı. Doktorlar ne yapacaklarını bilmiyorlardı. “Kitaplarında ‘Yıldırım düşene ne yapılır’ bölümü yoktu” diye özetledi Scott durumu.

VÜCUDU LİME LİME OLMUŞ, OKUMA YAZMAYI UNUTMUŞTU

Neyse ki sonunda, bu konuda uzman bir doktor bulundu. Yıldırım, Scott’ın sol kolundan ilerlemişti ve o sırada Scott bu koluyla Hailey’i tutuyordu. Ama küçük kız olayı hasarsız atlatmıştı. Tracy de birkaç gün sonra iyileşti. Ancak Scott’ın hayatta kalması adeta bir mucizeydi.

Yıldırımın vücudunda bıraktığı harabiyet çok büyüktü. Kalp ritmi çok yüksekti. Yapılan beyin taramasında bilişsel sorunlar yaşadığı da anlaşılmıştı. Scott’ın deyişiyle, “Her şey çok hızlı hareket ediyor, yeniden programlanmaya çalışıyordu”. Sonraki aylar boyunca eli sürekli ateşe girmiş gibiydi. Kafasının üzerinde yıldırımın vücuduna girdiği noktanın iyileşmesi ise yıllar sürdü.

Zaman içinde başka hasarlar da ortaya çıktı. Örneğin akciğerlerinin etrafında sıvı birikimi olduğu anlaşıldı. Olaydan bir yıl kadar sonra sinemada patlamış mısır yerken tüm dişlerindeki dolgular bir anda ağzına döküldü. Vücudu adeta lime lime olmuştu.

Yaşadığı en büyük zorluklardan biri, temel becerilere dair bilgisinin neredeyse tamamen silinmiş olmasıydı. Mesela okuma yazmayı hiç öğrenmemiş gibiydi.

“TRACY’NİN ÇOCUKLARININ SAYISI BİRKEN İKİYE ÇIKTI”

Bu koşullarda bile Scott ailesine çok fazla yük olmamaya çalışıyordu. İyileşeceğinden emindi. Geçmişte defalarca kazalar geçirmiş, uzuvlarını kaybetmenin eşiğinden dönmüştü.

Bütün bunlar sayesinde nasıl hayatta kalacağını bildiğini belirten Scott, “Hiçbir kazada moralimin bozulmasına izin vermedim. Çünkü bir kez dibe vurursanız yeniden yukarı çıkmak için çok daha uzun bir yol gitmeniz gerekir. Durumumu kabullendim ve bunu bir eğlenceye çevirdik” diye konuştu.

Tracy bir yandan bebek Hailey’le ilgilenirken bir yandan da eşine okuma yazma öğretiyordu. “Tracy’nin çocuklarının sayısı bir anda birden ikiye çıktı” ifadelerini kullanan Scott, sayıları telefonun tuşlarıyla ve televizyondaki çocuk programlarıyla öğrendiğini belirtti.

Hailey’nin boyama kitabını boyarken kendisinden çok daha iyi bir iş çıkardığını da ifade eden Scott, “Zorlu bir süreçti. El-göz koordinasyonu, zihin koordinasyonu; pek çok şeyi yeniden öğrenmek zorunda kaldım” dedi.

Hikâyesini kitaplaştıran Scott Knudsen’in yaşadıklarının filme uyarlanması da gündemde…

Hikâyesini kitaplaştıran Scott Knudsen’in yaşadıklarının filme uyarlanması da gündemde…

“NASIL DAHA İYİ OLABİLİRİM?”

Üç ay sonra Scott daha hızlı ilerlemeye başladı ancak halen araç kullanamıyor, çiftliğin işleriyle ilgilenemiyordu. Çok net düşünemediği ve çok hızlı tepkiler veremediği için yaralanma riski yaşıyordu. Bu Tracy için sorumluluklarının daha da artması demekti, Scott için ise kimlik kaybı… 

Eşi çiftliğin içinde koşturup hayvanları beslerken o camın önüne oturup dışarıyı izliyordu. Elinden hiçbir şey gelmemesine üzülen Scott aynı zamanda Tracy’le gurur duyuyordu. Hayatı boyunca olumlu düşünmüş bir insandı ancak yıldırım olayından sonra bu becerisinin sınırlarının sınandığını hissediyordu.

Tracy ve Hailey ile birlikte vakit geçirmek moralini düzeltiyordu. Bunun yetmediği zamanlarda komedi dizilerine sığınıyor ya da yeni şeyler öğrenerek kendini mutlu etmeye çalışıyordu.

Kendini kurban olarak görmek yerine meraklanıyor, “Bu olayın başıma gelmesinin sebebi neydi? Nasıl daha iyi olabilirim?” diye düşünüyordu.

GEÇMİŞE DAİR HİÇBİR ŞEY HATIRLAMIYORDU

Yıldırım düştükten 6 ay sonra Scott yeniden okumaya ve yazmaya başlamış, kamyonetinin direksiyonuna oturabilir, atlarını besleyebilir hale gelmişti. Bir kere o noktaya geldikten sonra sürekli ilerlemeye devam etmişti ancak geçmişle ilgili bazı sorunları vardı.

Yıldırımdan önce yaşadıklarını, çocukluğunu, ailesini, evlendikleri günü neredeyse hiç hatırlamıyordu. Tracy ve akrabaları ona eski zamanlara dair hikâyeler anlatıp fotoğraflar göstererek hatırlamasını sağlamaya çalışıyordu. Scott’ın hatıraları geri gelmedi ancak bu çabalar sayesinde kendisini yeniden ailesinin bir parçası gibi hissetmesini sağladılar.

Çiftliğin dışındaki dünyaya geri dönmek daha da zordu. Scott yaşadığı olayı çok fazla duyurmaktan kaçınmıştı. Kendi tabiriyle “İnsanların moralini bozmak istememişti”. Ancak Fredericksburg’a gittiğinde, önceden tanıdığı ama hafızasından silinen birilerine saygısızlık etmekten korkuyordu. Bu nedenle de dışarı çıkmak istemiyordu.

Tanımadığı biri selam verdiğinde ya Tracy kulağına eğilip o kişiyle ilgili Scott’a kopya veriyordu ya da o karşısındaki kişiyi tanımış gibi davranıp sonradan parçaları birleştiriyordu. Neyse ki zamanla özgüvenini kazandı Scott ve insan içine daha rahat çıkmaya başladı. Bu sayede kayıp olan hatıralarının yerini yenileriyle doldurdu.

ÇARPINTILARI YAKIN ZAMANA KADAR SÜRDÜ

Yıldırımın fiziksel etkileri uzun süreli oldu. Scott, uzun zaman sonra bile kalbinin ve zihninin çalışma hızının normale dönmediğini hissediyordu. Hatta çarpıntıları geçen seneye kadar devam ediyordu.

Yıldırımdan iki yıl sonra Tracy, eşi için border collie cinsi bir köpek sahiplendi. İkisi her yere birlikte gidiyorlardı; köpek Scott’ın beyninin sakinleşmesine yardımcı oluyordu.

Ölümden dönmüş olmak Scott’ın kendisine daha iyi bakmayı, anın farkında olmayı, şükrederek yaşamayı öğretti. Başından geçenleri ve hayatta kalma hikâyesini bir markaya dönüştüren, kendisine “Cowboy Entrepreneur” (Kovboy Girişimci) diyen Scott, çiftliğinin adını da “Yıldırım K” olarak değiştirdi. Giysilerinde de yıldırım logoları bulunan Scott, “Bundan kaçmak istemedik. Böyle bir şey oldu ve bizi bunu faydaya çevirdik” dedi.

Gün içinde yıldırım düşen noktanın yakınından defalarca geçtiğini de belirten Scott, “Ara sıra aklımdan ne kadar şanslı olduğum geçiyor ama çoğunlukla ‘Tavuklara yem vermem lazım’ diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

The Guardian’ın “Struck by lightning, my face burned and my memory disappeared. Here is how I made it back” başlıklı haberinden derlenmiştir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir